24 Şubat 2018 Cumartesi


Söylenecekler  söylendi sayamaz mıyız
Bu sefer var sayılsam gelmeden
Görmesem hissetmeden daha acıyı
Dur bakalım diyenlerden kaçabilsem

Son söylediğin dışındakileri unuttum
Susabilmemin marifeti sarılmış ellerime
Ellerim dizlerimde beklemişim
Hangi hatır için devam diyemedim


Bir daha gelemeyeceğini biliyorum, tüm kozlarımı bırakacağım önüne
Söz bu defa demeden, daha kapatamadan göz kapaklarını bile bir kez
Bırakacağım deva gelecek her sözü yanaklarından omuzlarına
Gelebileceğim, her saniye ilerledikçe bir rüzgâr ile saçlarına
Dokunmaktan ziyade sarılacağım tüm hasretimle boynuna
Gitme de demeyeceğim sev de
Seviyorum sadece

20 Ağustos 2017 Pazar

D

seni ne kadar sevebileceğimi kendi kendime bile konuşmaya çekinirken, tüm tereddütleri, korkuları bir kenara bırakıp sana koşmaya gönül verdim, sana gönül verdim sevgilim. en sevilen filmin en güzel sahnesi idin, en naif bakıştın; yüreğimin tam köşesini evin bildin, sen sığınaktın, sen uğruna vedalar edebilecek, hasret şarkıları dinlenibileceksin; içlerinde anılar biriktireceğimiz taşı, duvarı, pencereyi eve çevirenimsin,

sen benim her şeyimsin

6 Mayıs 2017 Cumartesi

06052017

Hallerin, her bir bakışın ve söylemeye çekindiklerin kadar
Alamadıklarımız, geri çevirdiklerimiz var
Hasretlerimiz, soğukluklarımız var havaya, suya.
Her ne varsa yaşayıp yaşanamayacak
İçimizde kalabilecek her bir tutku,
Gururdan ayrı daha bir mutluyduk.

Biliyorum
İki gözümün çiçeği
Her şey yolundayken şimdi
Sarılabilecek kadar yakın olsak yetecek
Biliyorum
Her şey daha da güzel olacak


29 Aralık 2016 Perşembe

29122016

Ne büyük huzurlar getirdi bakışların evimin, ailemin tam ortasına, duyduklarım, bildiklerim ve tüm söylenenlerin değil sadece senin dudaklarından döküldü güzel her ne varsa.

Bir sen vardın, bir de sana bakan ben.

Ellerini ya da yüzünü düşünmek dahi istemiyorum, ellerim ne çirkin kaldı sade senin teninin yanında, sadece nefesin getirdi tüm insanlığın huzurunu boynumun yanına.

Özledim diye söylemeye çekinmeden, çekinemedim ki heyecandan, durmadan duraksamadan ne de küçük düşmekten yahut utanmaktan korkmadan seviyorum.

Bir sır vereceğim tüm yakınlarıma;
Duyabilecekleri kadar her yaklaşan görecek her parçamda seni,
Hissedebilen herkes bırakacak gözyaşlarını huzur ile

Bir seni seveceğim ya ömrümce. 

3 Kasım 2016 Perşembe

Bzdk

Sözlerimi dizdim masanın üzerine
Küçüklüğüm geldi gözleri dolu mu dolu
Ellerini tutayım diye uzattı
Gözleri senin miydi
Sana mı dönüşüyordu derken
Tebessümü belliydi artık eleleyken biz
Geçmişim mi geleceğim mi diyemeden
Kokun sarmaladı boynumdan yavaşça
Gözlerimi yumdum ya nefesinin ısısında
Yanmasın mı şimdi tüm dünya ayaklarında

2 Kasım 2016 Çarşamba

Aklımı Al

Hissedebilmenin şükretmeye bağlanma anı
Sesini duyurabilmekti tüm sözlerin derdi
Bir ellerini tutmak bir de yakıp yıkmaktı tüm dertleri

Ona varacaksa çıkmak o yola
Sarılamadan uyumak dinlenmek değilse
Nefes alıp verişi gözlerini dinlendiriyorsa
Bir şarkı daha yazıldı o omuz gamzesine

27 Ekim 2016 Perşembe

D

sorgulayacak konunun kalmadığını hissedilen andır bu
biraz daha fazlası yada bu olmasaydı değil
tam olunması gerektiği gibi her şey
her şey bir kaç damla yaştı
soluk alıp verişini izlemekti
o hissedildiğinde ne bir özlem
ne bir sitem
ne bir korku
baştan ayağa sevda koktu

21 Temmuz 2016 Perşembe

Hazırlık

Durmadan duraksamadan gelecekti,
Bu kadar sürmese iyiydi.
Soğumayacak zaten masadaki gibi hisler
Gelecek o boşluğa düşünülen anda.

Sandalyeler aynı yerinde mi?
Pencereye bakar bir sandalye,
Sanırım geldiğinde bu tabloyu izler,
Özleyecek mahcupça elleri cebinde.

Sözcükler dökülmeden yemek masasına
Kaybedecektik geçmişi ilk bakışta
Ustaca sakınmışken sözleri
Tüm ölümsüzler baktı o an birbirlerine

Ne bir tarihi vardı o anın
Ne de tarifi odanın
Bir o yutkundu
Bir ben.


29 Haziran 2016 Çarşamba

5554

bitebilir mi diye düşündü elinden düşen kalemi izlerken
bitti diye seslendi ve ellerini gezdirdi sağ yanağında
onun ile başlayacakmış en dokunaklı şarkı
iyi gelecekmiş o tüm insanlığa

bir ben yanında olacağım
bir ben duyabileceğim hislerini
gönlümü dinlendirebileceğim seslerinde
iyi ki var bu ışıklar gözlerinde

ne fiziksel ne ruhsal hazırım sensizliğe
korkmak bu kadar uzakken bedenime
ellerin ellerimde olacak ömrümce sevgilim

25 Haziran 2016 Cumartesi

256

durabildin mi diye sordu zaman yokluk durumlarında
ben yanındaydım da o kadar işte diye cevapladı sol göz,
bir yürek ben keşke orada olmasaydım dedi.

yalan söylemek istedi herkes,
kaçtı gitti vicdanı olanlar,
ne bu duman ne de sonraki tren geldi,
hep elleri dizindeydi.

sesler yankılandı sanki.
bu hayal inanılmak istenendi.
söyle dedi içindekileri,
ben orada olsaydım denebildi.

17 Haziran 2016 Cuma

176

sözleri gizlemeden gözlerinde söyledin
bir adım atmak istedim sana doğru
koştum öyle ne hızlı ne de aheste aheste
dedim ki sadece gidelim buradan

hayattan aldık alacağımıza yapayalnızken
ceplerimizi boşaltalım mı beraber
güneş de bizim gölge de eminim
eminim sen de benimle koştun 

15 Şubat 2016 Pazartesi

Eski Hikaye

Ayrılıktan sonraki döneme adapte olabilmek
Yokluğuna alışabilmek
Yemeği, içmeyi unutmamak ve daha onlarcası…
Gurur meselesi yapıp; onun adını anmamak bir yol,
Onun resimlerine bakıp, her saniye anıları yad etmek bir başka yol.
Bir de en zoru var; kabullenmek.
En şehvetli anları, küfrün bininin bir para olduğu tartışmaları, sinemaları, yemekleri, okulu işi asmaları, bunların tümünü unutmadığın halde her şeyi silmeye çalışmak
Artık sadece birer anı olduklarını kabullenebilmek
Geçen zaman ile birlikte onu başkası ile görmek
Susmak
Görmemek için gözünün kaçırmak
Acı bir merak
Ağlamak için, ölmek için bir çukur aramak
O yaşına kadar sadece görevini yapan kalbin bile isyan ile çarpması
Dudağın damağın kuruması
Farkına varılmadan sımsıkı bir yumruk yapılan parmakların kızarması
Bir şeyleri kırmak, zarar vermek duygusunun bütün benliği kaplaması
Ve son aşama
Burun direğinin sızlaması;
Gözyaşları
*





8 Şubat 2016 Pazartesi

Yeni

Havadan sudan, beklenmedik sözlerin gelmesin gözlerime
Nişan almadan vurmadan, niyetine girmeden bileklerimde
Yeni bir fal daha ve çocukluğuna esir o tatlı kabus
Gelmedin, gelmediler, sayende, sayenizde

Neden bu oyunlar
Karma karışık kurallar
Ben bıraktım kendimi
Pes edecekken kaçar gibi

Ne yaparsam çekeceğim dikkatini
Bu adımlar varmasın hiç bir yere
Gidenler hep burada da
Kalanların parçaları yolcu yine o adımların gölgelerinde

19 Ocak 2016 Salı

Güzel Tepsi

Kimse böyle duygularla boğuşmamalı.
Hazırlıksız çıkılan yolda,
Beklenmedik her anda,
Göz bebeklerin, neden? neden?
Tene temastan korkup ölüm,
Sözün sözlük anlamı dışında gezisi,
Her gezi sonu kaybolmalarım,
Ölüm neden ben neden?
Her bir susan,
Gözlerini kaçıran,
Karanlıkta olacakları bekleyen,
Düşüyordum, neden? Neden?
Hep önce sağ yanaktan
Akarken sitemler,
Bir el sıcak mı sıcak
Nerde şimdi nerde?

10 Ocak 2016 Pazar

Hayalde

Yaşamın anlamı sorgularken,
Bir şarkının alıp götürdüğü yerdeyim.
Yine senli anıları izlerken
Gözlerimi açmaya korkup
Dualar arasında sıkıştım kaldım.

Her bir dakikamı verdim geri,
Aldım karşılığında eski bir hayali.
Kimsenin kimseyi kovalamadığı,
Hiç bir çocuğun ağlamadığı andayım.
Sana dokunabilme, sesini duyabilme halindeyim.

Sanırım burada; zirvede,
Hayatın derinliğinde,
Sevda mı aşkı mı çıkmazında,
Sana dokunan, seni duyan hayalimi
İzlerken unutulacağım.

Hayata Dönmeyelim

Neden sormadım ki yolun sonunu.
Hayat böyle bahaneleri yememeli.
Gözleri dolu olanları ayırmalı,
En saf, sayısız aşklara sarmalı.

Geldi, inandırdı, yordu acımazsızca
İçinde acıları, anıları almadan.
Durmadan gitti, neden gitmesin;
Sevgi, sevda neyin peşinde?

Ansızın gitmeden elimden tut.
Hissettiğin sıcaklık çıksın karşına,
En ummadığın anda o boşlukta.
Her ölümüm canlansın rüyalarında.

Nerdesin

Gelsin diye daha çok bekleyeceğim
Bekleyeceğimi bile bile bu sabır nedir
Hatırında mıyım hala bilmiyorum
Kendi dünyamda kayboluyorum
Parlak bir ışık geliyor
Ağırlık yüklendikçe yüklenirken
Fon müziği alkolün dozunda
Sen nerdesin
Gelesin daha ne kadar bekleyeceğim
Bilmediğim oyunda kuralı soruyorum
Kaybedeceğim bunca emekle
Kural da oyun da seninken

5 Ocak 2016 Salı

Kız

Söyleyeceklerini tuttu aklında
Karıştırdı sitemlerini anıların arasına
Kattı anılarını, kattıkça özledi
Söylemeye başladı sevdirdiği o şiiri
Satır satır döküldü yanaktan
İsyan etmeden geçmişi geleceği.
Düşledi, her bir ismin kokusunu,
Sonuncu kaldı boynunda.
Sever, özletir, hayale düşürür
Düştükçe tekmeler dedi
Tuttu aklında bunu da.
Döküldü yanaktan bunlar da. 


4 Ocak 2016 Pazartesi

Anca Hayal

Gelsin diye beklemek istemiyorum,
Zaten yanımda olduğunu hissedebilecekken.
Niye söyleyeyim içimdekileri,
Okuyabilecekken gözlerimden.
Toplamalı önce dağıttığı gibi içimdekileri,
Sözlerimden çekinmemeli,
Ve utanmamalı,
Duyacaklarından.
Seviyorum diyeceklerim var içinde
Olsun olsun olsun
Teselli etmeden, yetinmeden
Karışsın sözler gülüşlerine
Ben istemeden dolsun odama
Işıklar gelmesin
Tasasız, keyfimizden gülelim
Derinlerden gelsin dokunuşlar
Durayım en güzel yerinde dünyanın.
Yanına doğsun güneş,
Gitmesin saatler bir ileri bir geri,
Kalsın bizim gibi,
Uzanası gelsin dibimize.
Anlaşalım son bir kez daha,
Kandıra kandıra kendimizi.

Tanıdık Biri

Senin gelmeyeceğin değil zaten hiç gelmediğin
Kaybettim seni değil ki tabi bulamadım
Aramadım.
Denk gelen bir bakış,
Küçük bir sarsıntı,
Eski bir anı,
Unutulmayan o koku
Düşürdü yere adamı
Kalkası yoksa kalkmazdı tabi.
Sormadık ki ne istediğini;
Bekledi mi düşledi mi.
Kelime kullanmadan anlattı derdini,
Kalktı ardı sıra yürümeden gitti.
Kalan da anlamadı,
Düşüren de kazanmadı,
Yola devam demek gerekti,
Diyememek uygundu.

3 Ocak 2016 Pazar

Söyle

Geldim, gizledim ve belki biraz kandırdım
Seni ve sevdiklerimi.
Sensiz de bensiz de dönebilecekken dünya
Niye sahnede biz olalım
Oyunu anla.
Değerini ölçtür,
Ve değerince gel.
Git,
Söyle,
Bana, dediklerime
Rüyalar, yalanlar ekle
Söyle.
Dinleyebilecek birini bulmuşken
Gözlerine değil
Sözlerine değil
Ellerine değil
Hayallerine değil
Birini bulmuşken
Git söyle.

2 Ocak 2016 Cumartesi

Son Şans

Onlarca farklı anda kurulan hayaller,
Süzüldü birinin yanağından,
Bir gecede.
Bir gecede,
Unuttu birisi dün sevildiğini.
Saniyeler içerisinde söylendi ne sözler,
Sitem diz boyu her mevsimde,
Pişman olmak lüks,
Modern sevgilerde.
Bilmediği oyunda kaybedecekti,
Gözleri kapalıydı,
Elleri açık,
Son kez dedi, son kez yenileyim
Sonra bırakın gideyim.

22 Kasım 2015 Pazar

gönül

bulamasa kimse beni senin yokluğunda
köşe bucak kaçarken beraber
her soluklandığımız ağaç dibinde
sarılsam son nefesimde gibi sana

sevdiklerimiz; kararan havada
denizin bıraktığı yosunlarda
ağlayan bir çocuğun bakışlarında
görebilecek bizi her aradığında

ve bir gün döndüğümüzde geri
kelebek dahi olsak dünyada
yine beraber yaşayacağız tüm ömrümüzü
kısa da olsa yan yana acı da yan yana

hayatın tüm renkleri sende
akan nehir sayende
ve doğan güneş senin içinken
ben sadece seni seven bir insan

aşkı anla gönül...

17 Ekim 2015 Cumartesi

True Love Waits

True Love Waits

-

ne diye çabalar insan
ne duymak ister
iki kelime yetmez
tutsam ellerinden der
yine aynı şarkı
aynı sokak denk gelir
sessizlik denk gelir de
sensizlik nedendir
tutsam demesem ellerinden
aslını aramasam
sesi, varlığı bulmuşken
herşeyi geri versem
şansımı denesem tekrar
kaybedeceklerimi düşünmeden
her nefesimi senden alsam
her nefesimi sana versem
sözlerim gözlerimde
ellerim dizlerinde
sona eriyorum
yine esikisi gibi

-

bu da gelir başa
diyecekler unutulur
gitme denmez siluete
giden gitmiştir
sen cesaret edesiye
yazık olur kalana
yaşanmaya değer her ne varsa
düşer kuru bir yaprak gibi yere
bir şarkı çalınır kulağa
yine son acı tazelenir
yine acımız tazelenir

-

bitmeyecek gelir bitmeyecektir de
öylesine sevilmeli aslı sevginin
her yol ona çıkarken
her kelime onun için cümle oluyorsa
neden aşkı arar insan
seni bulmuşken gönül
teni yaratır yokluğunda
koku esen yelden
kaybedilmez kavgalar
her adım sana atılır
düştükçe gönül
aşkı ara ardısıra yerde
neden aşkı arar insan
seni bulmuşken gönül
karamsarlık çelmesine takılıp yine düşünce
boşluk ağırlar dostunu
beklenmez sevginin merakı
boşluk sarar sarmalar
gurur iyi değildir aşık olana
arayamaz kendin için olanı
duyamaz duyması gerekeni insan
her köşe başında
kitap ayracında
çay bahçesinde
sarıdan turuncaya kaçan sokak lambasında
arar yolunu
anlamadığı şarkı
kokusunu unuttuğu içki
çıkar omuz
hayat

6 Ağustos 2015 Perşembe

Şiir

Biraz daha gelemeyeceksen ben yine bekleyeceğim
Bu sıcakta bu soğukta
Yağdı yağacak yağmurda
Koşuşturan insanların arasında
Siyah bir kediyle oturduğumuz bu bankta
Ben seni bekleyeceğim.
Yerim var ekmeğim de var gibi
Okuyacak kitaplarım ise bir ömürlük
Anlayacağın eksik bir şey var;
Gülememek ama tebessüm etmek gibi
Cebindeki paranın hiçbir yerde geçmemesi gibi
Göz gözü görmeyen yağmurda sokakta kalmak gibi
Bu eksiklik acıdan da acı, ölümle diz dize oturmak gibi.
Harflerin uzak diyarlara göç etmesi ile
Kuracak bir cümle, söylenecek bir şarkı bulamamak gibi.
Senin varlığın nasıldı unuttum ama
Eksikliğin böyle işte 

Şiir

Senin gelmediğin, gelemediğin
Ya da hiç bulunmadığın bir yerde yaşamak,
Hayatın tüm renkleri olan ara sokakları dahi
Ölüme benzetmek
İşte bu.
Ben biraz gitmek isterdim ama yanına
Ya da sevmenin var olmadığı bir yere
Seni götürmek.
Seninle orayı aşk’ın başkenti yapmak isterdim.
Seni isterdim bütün acıları yüklenerek
Ya da seni aramak isterdim çöller boyunca;
Bulamamak da olsa yolun sonunda
Senin heyecanına varmak,
Yaşama anlam katmak isterdim.
Bu kadar basitleştirmeden
Seni hem kimselere göstermemeyi
Hem de senin benim olduğunu yedi cihana duyurmak isterdim

Şiir

Ellerimi koyacak bir yer bulmalıyım,
Ama bir an önce,
Bu şaşkınlığım gülünç olmamalı,
Ya da olsun.
Anın tadına varıp yaşamalı her ne varsa,
Dudaklar ısırılmadan dişlerle gülmeli.
Ve sesler, gitar, keman adını bilmediklerim,
Bir bir, tatlı ve de narin narin işlemeli aklıma
Bu anın güzelliğini;
Sırtımı yaslamışken sandalyeme,
Mutluluktan uçmanın verdiği huzuru.
Ne güzel şey sevmek,
Daha da güzeli sevilmek.
Sevilmenin merak edilen anlamı
Bulunmamalı, durdurun beni merak ediyorum
Hem de nasıl
Denizi seviyorum ama yüzmeyi bilmeden
Uzaktan

Seni seviyorum…

Çıt Yok

Her adımda on beş yirmi arası ölü yaprağı eziyorum.
Ağaçlar koyu kahverengi, yerler ise ay ışığı ile açık kahverengi.
Serinlik var.
Buradan geçen kaçıncı insanım.
Var mı acaba bir anlamı?
Yürüyorum koyu kahverengi ağaçlar arasından.
Sıklaştıkça ağaçlar ısınıyorum.
Bazı ağaçlar ıslak.
Koyu kahverengi ıslak ağaçlar arasında yürüyorum.
Ay karşımda;
Bütün çirkinliği ve karanlığı ile bana bakıyor.
Rüzgar bu bakıştan memnun gibi;
Bir esinti ile bana sevgisini gösteriyor.
Buralarda hatırım var hala.
Vakti geldi,
Yerimi hazırlamışlar önceden.
Oturup yere, önce sol sonra sağ ayağımı atıyorum içeri.
Kalçamı topraktan kaldırıp atlıyorum yerime.
Güzel mi güzel
Bana layık
Ve de başlıyor merasim;
Rüzgar yine iş başında;
Toz toprak ne varsa çukuruma doluşuyor.
Yavaştan bir ağırlık seziyorum bedenimde
Yağmur başlıyor ardı sıra
Bir yaprak bu kadar ağır mı olur derken
Bir ağaç yıkılıyor ve bir tane daha
Tam çukuruma göre
Zifiri karanlıkta bir başıma, nefes alacak yerim kalmadan.
Her şey yolunda gibi
Daralan göğüs kafesi ve damarlar şaşkın.
Onların yoktu haberi olacaklardan.
Bir kalp sakin ve telaşsız.
Son sigarasını çekiyor ciğer ise.
Haberi kalpten almış besbelli.
Gözler kararıyor.
Bazen yarım yamalak açılsa da artık tamamen kapalı.
Kalp gitmiş.
Ciğerin sigarası yarım kalmış,
Yaşanılanlar yarım kalmış,
Ama çukur kapanmış.
Güneş açmış

Yeni güne dünya bir kişi fazla başlamış.

30 Mayıs 2015 Cumartesi

Durum

Düşünmeye fırsat vermeden de söylenmiş olabilir sözlerim, hızına erişemeden akıl yorup dile dökmüş de olabilirim hislerimi. Sözlerim yalandır büyük bir ihtimal, inanmayanlarınıza. Kabullenebilmek mühim olan. Eskik yada abartıdan uzak olabilmek değil sorun olan, sorun; olamamak. Anlam noksanlığı hissetmeden, karamsarlık çukuruna düşmeden, huzuru yanlış an ve yerlerde aramaktan dolayı tamlık olgusunu yaşayamamak. Tam olamamak, özetle olamamak. Kimisi için adam, kimisi için de örnek olamamak. Saçmalaktan çekinerek sözcükleri cümle yerine parça parça harcamak yanlışımız.

22 Eylül 2014 Pazartesi

Karpuz Kabuğuna Yazılar Yazmak: Ağlamaklı Şiir..

Karpuz Kabuğuna Yazılar Yazmak: Ağlamaklı Şiir..: Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime anne dedi...

24 Ağustos 2014 Pazar

Gece

Zor gelmesin bir bakışın
Uyandırmadan kimseyi
En sıcak hislerinle gel
Ve de yormamalı seni sevginin fazlası
Bıraktığında kendini yatağına
Ceketinde değil ruhunda kalmalı o koku
Severken de nefret ederken de
Dublörün olmasın hayatında
Sarhoşluk onunla
Mahçubiyet onunla
Korku onunla
Ölüm onunla

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Şiir

Herhangi bir koku yada bir köpekten korkuş.
Anlam yüklemek bir kenara dursun, zaman dursun yokluğunda.
Sigara sigarayı takip eder de, saniye niye uymaz sırasına.
Beden kalkmaz, yürek suskun; ne yerinden kıpırdamak mümkün ne de ölmek.
Sırasını beklemekte yürek de ölmek de.
Senin kokun var bi.
Korkunca elimi tutuşun var bi.
O el nedir?
"Tanrının bir ölümsüzlük simgesi"
Yutkunamadım gözlerine bakıp.
Bir el vardır bilmezsin,
Tüm ruhunu çekebilir.

Şiir

Koş gel beklediğin burada gibi. 
İnanmaya kalsa çocuktan çocuk. 
Aşk olsa marifet, ustalığı yedi cihanda. 
Her derdine ayrı sigara yakar.
Kalmaz para cebinde,
Hatıra üstüne hatıra harcamakta.

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Bir Şarkı

Cibelle

















Green Grass

https://www.youtube.com/watch?v=wbRkKzX4L2g

Bir Adam

Bir adam düşün, tuvaleti gelen ve ayakta işeyecek bir adam. Bu adam ayakta, tuvaleti var, sıkışmış ama. Unutuyor, tuvaletini yapmayı unutuyor fermuarını dahi açmışken. Bir adam düşün uyumayı unutuyor. Rüya aleminde yaşadığı için. Bu adam gençliğini anımsamıyor, hele çocukluğunu hiç hatırlamıyor. Bir yıl var aklında. Gözlerinde gözler can buluyor, teninde bir yanma parlıyor. Kaşlarını çatıyor, sararıyor, derin bir nefes alıyor, veremiyor. Adam unutuyor. Her anını unutuyor. Yaşadığı bir saniyeyi sonraki saniyede unutuyor. Bir yıl var aklında. Bir an. Gülen gözler ve ölümden korku var. Şimdi ölmek ... demeyin de ne istersiniz yapmaya hazırım diyor tanrılara o an. Adam bunu unutuyor, dudakları titriyor, alnı terliyor, tanrılara bakıyor. Bakıyor ama.

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Şiir

Gülmeni görebilecek kadar yakın olsam yeterdi aslında.
Bir sesin de yeterdi iyikili bir kaç cümle kurmamama.
Neden varım, neden yaşıyorum sorularıma bir son olabilirdi bir bakışın.
Ve de adımı sadece adımı söylemen bana yaşadığımı, acılarımı, sevinçlerimi bir anlığına unutturabilirdi
Ama noldu?
Bir kahve yapıldı; acı,
Bir şiir okundu; kısa,
Şimdi ne şiir bitiyor ne de acı. 

Şiir

İnsan yalnızlığa da alışırsa gerisi koymazmış
En soğuk havalar
En çamurlu yollar
En kötü arkadaşlar
Yok olurlarmış
Denize, deniz havasına gitmek lazım
Sevgilileri hatırlayıp,
Eskiyi yâd etmeli
Yalnız, yapayalnız
Kalabalık gibi
Herkes seni seviyor gibi
Çok, çok güzel bir zaman
Gözyaşları sevinçten
Bu mutluluğun resmi
Herkes yolunda
Her şey yolunda.

30 Mart 2014 Pazar

Gülmez Sokak

Sevgilim
Kimsin?
Neden bunca karmaşanın içine soktun beni?
Şu yere düşmüş elli kuruş senin midir?
Sinmiş midir kokun?
Neden bizim şarkımız çalmaz hiç oralarda?
Bu sokağın adını hangi hadsiz koymuş?
Gülmez sokak...
Evet, bekleyenler mi ararsın, bekletenler mi ararsın
Yoksa nefes alıp verip yaşadığını sananlar mı?
Ağlayan zırlayan yok burda
Efkar, keder yok
İsimler var
Yol kenarındaki çöpten balkona asılan çamaşıra kadar hepsinin isimleri var
E kolay mı hatır var hatıra var
Biraz da değil koca bir mahalle aşk var
İsimler var
Sabahları fırından sokağa bir Elif kokusu yayılır
Hissetmen gerek
Burun direğim sızlar her sabah
Fırıncı gelmiştir buraya yirmi bir yıl evvel
Yirmi bir yıldır her günün sabahından akşamına Elif der
Bir lokma yeter doymana
Oturur çünkü yüreğinin orta yerine
Hissedersin fırıncının hissettiklerini
Hissedersin ve yaşarsın yine
Geçersin her bir gün fırının önünden.
Ya o köşedeki gençten çocuk;
Mahalledeki ayakkabı boyacısına ne demeli
Garibim, kokar, buram buram Selin kokar
Boyarken ayakkabıları, bakar sürekli gelene geçene
Bilir olacakları, susar.
Parasızlığına Selin katar
Kattıkça yanar içi
Elleri de susar garibimin
Çalışamaz yeri gelir dolu gözlerden
O da bekleyenlerdendir
Gelen neden gelir
Giden neden gider
Bitmeyecek gibi gelmesini hissettiren nedir?
Bir sokağın adı neden gülmez’dir?



20 Mart 2014 Perşembe

Ben

Şimdi karanlık falan umurumda değil.
Sokak lambasının odadaki yansımasıyım.
En güneşli, en huzurlu yerim.
Bir vapurda ben,
Bir bankta ben,
Yollarında ben.
Bir tango müziği çalmakta.
Aşk bu yakınlarda olmalı.
Bir bütün olmalı her yazılan.
Oynanan oyun odanın tavanında.
Sokak ortasında ben,
Elleri cebinde ben,
Bir ben.
Hayal kurmak en ucuzu
Ağız dolusu küfür hamallık
Acı, yıllar evvel yırtılması gereken fotoğrafta
Kahvenin telvesinde ben,
İliklenen son düğme ben,
Kalan ben.
Suya düştü iki hayal
Biri battı, biri yüzer hala
Bir ben,
Kalan ben,
Boğulamayan ben.


Nerde?

+ Sen neredesin?
- Aptal! Ben senin üşenipte girmediğin her çıkmaz sokağın sonundayım. Ön yargıyla yaklaşıp izlemediğin her filmin başrolündeyim. Yalan söyleyerek kandırdığın her insanın saflığındayım. Düşünmeden konuşup kırdığın her kalpten akan gözyaşındayım. Ben senin kusurlarında, noksanlarındayım. Beni arama boş yere. Ben senin isyanlarının ve dualarının arasındayım. Beni arama boş yere. Ben senin bir türlü duyamadığın vicdanın sesiyim. Acılarının gözyaşı, sevincinin gamzesiyim. Beni arama boş yere.

Durum

Bir iz var artık bende. Derin değil ama sıkıntı yaratacak bir durum belli ki. Kan var, müzikle beraber. Kan da tutmaz ki beni. Neden o zaman şimdi bu durulma, değişmeyen şarkı. Bu ani üşüme, ani terleme, ani gerilme, ani sen, ani ben ama neden ani biz değil? Ani yada yavaştan biz değil değil?

Yıl

+ Buralar biraz havasız gibi.
- Havanın penceresi mi olur? Laf! Havasız olan için! Kapılı olan kapıların senin düşmanın.
+ belki doğru dediklerin ama ben anahtarını kaybettim yüreğimin kapılarının. Yalan. Özür dilerim. Kaybetmedim. Sadece anahtarları değil, hayallerimi de beni ben yapanları da verdim onlara. Her biri farklı yerlerde şimdi. Nasıl isterim şimdi geri?
- !

13 Kasım 2013 Çarşamba

Video


Dünyada her zaman inanılacak sağlam şeyler bulunur
















...


 Tek, tek bir defa...















...

Şiir

*
Özlemek onca zamandan sonra;
Kışın en soğuk günlerinde, rüzgârın tozu dumana kattığı,
Yağmurun insanın iliklerine kadar işlediği günlerde, kızgın kumlardan buz gibi olan denize girmeyi özlemek gibiydi seni özlemek.
Her zaman en beklemediğim anda gelirdi özlemin
Ama seni özlemeyi hiç düşünmedim.
Gözlerimin dolu olduğu anlarda geldi özlemin
Ama hiçbir zaman senin uğruna gözyaşı dökmedim.
Ölüm mü daha yakın yaşamak mı diye düşünürken geldi özlemin
Ama senin için canıma kıymayı hiç hayal etmedim.
Ve de artık
Zifiri karanlıkta
Bu nemli berbat odada
Pes etmesini bekliyorum bir şeylerin
Yaşanılanları zorunlu kılan her ne varsa;
Onun pes etmesini ve de her şeyin eskisi gibi olmasını bekliyorum.
Bütün bu yaşanılanlar bir karıncanın ölümünden ötürü mü oldu dersin?
Ya da vaktinden önce kuruyan bir nergisin mi kabahati bu olanlar?
Her neyse
Göremediğim her ne varsa kalsın.
Okuyamadığım her kitap yansın.
Tadına bakamadığım her meyve çürüsün.
Ölüm ile aynı yastıkta yatayım ama
Bırakın beni ona gideyim.
*


17 Eylül 2013 Salı

Şiir

Gitmeyecek gibi gelebilir,
Yalan söylerken gülebilir,
Okuduğun her şiirde onu görebilir,
Silinmeyen hatıralarda onu yaşayabilirsin.
Söz gelimi içilen bir bardak suda,
Nemli gözlerle izlenen bir filmde,
Yahut en karanlık rüyalarında,
Ve de elbette silinmeyen hatıralarda onu yaşayabilirsin.