6 Ağustos 2015 Perşembe

Çıt Yok

Her adımda on beş yirmi arası ölü yaprağı eziyorum.
Ağaçlar koyu kahverengi, yerler ise ay ışığı ile açık kahverengi.
Serinlik var.
Buradan geçen kaçıncı insanım.
Var mı acaba bir anlamı?
Yürüyorum koyu kahverengi ağaçlar arasından.
Sıklaştıkça ağaçlar ısınıyorum.
Bazı ağaçlar ıslak.
Koyu kahverengi ıslak ağaçlar arasında yürüyorum.
Ay karşımda;
Bütün çirkinliği ve karanlığı ile bana bakıyor.
Rüzgar bu bakıştan memnun gibi;
Bir esinti ile bana sevgisini gösteriyor.
Buralarda hatırım var hala.
Vakti geldi,
Yerimi hazırlamışlar önceden.
Oturup yere, önce sol sonra sağ ayağımı atıyorum içeri.
Kalçamı topraktan kaldırıp atlıyorum yerime.
Güzel mi güzel
Bana layık
Ve de başlıyor merasim;
Rüzgar yine iş başında;
Toz toprak ne varsa çukuruma doluşuyor.
Yavaştan bir ağırlık seziyorum bedenimde
Yağmur başlıyor ardı sıra
Bir yaprak bu kadar ağır mı olur derken
Bir ağaç yıkılıyor ve bir tane daha
Tam çukuruma göre
Zifiri karanlıkta bir başıma, nefes alacak yerim kalmadan.
Her şey yolunda gibi
Daralan göğüs kafesi ve damarlar şaşkın.
Onların yoktu haberi olacaklardan.
Bir kalp sakin ve telaşsız.
Son sigarasını çekiyor ciğer ise.
Haberi kalpten almış besbelli.
Gözler kararıyor.
Bazen yarım yamalak açılsa da artık tamamen kapalı.
Kalp gitmiş.
Ciğerin sigarası yarım kalmış,
Yaşanılanlar yarım kalmış,
Ama çukur kapanmış.
Güneş açmış

Yeni güne dünya bir kişi fazla başlamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder