"Daha fazla ağlayamazsın" dedi çayını yudumladıktan sonra. Bu bir teşvik miydi yoksa sadece bir durum tespiti miydi bilemedim. Birkaç iğne battı sol kaburgama, ardı sıra sızladı burun direğim; bir damla indi inecekti, saniye sürmedi süzüldü elmacık kemiğimden aşağı. "Pes! Canın kaç para senin?" diye sordu. Sustum eğik başımla. Ağladım ilk fırsatta. Utanmadan, çeke çeke burnumu, kavuşmuşcasına sızısına burun direğimin, özlercesine kokusunu saçının. Korkmadan ölmek istedim onunla. Nefsime hakim olmadan, onu öperek sıkmak istedim şakaklarımıza. Ne düne ne de geleceğe saniye vermeden, dudaklarında ömrümü harcamayı diledim heyecanla. Sevdim dedim besbelli; görmemiş gibi, cahil gibi, deli gibi, Mecnun gibi. Sevdim dedim besbelli.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder