13 Kasım 2013 Çarşamba

Video


Dünyada her zaman inanılacak sağlam şeyler bulunur
















...


 Tek, tek bir defa...















...

Şiir

*
Özlemek onca zamandan sonra;
Kışın en soğuk günlerinde, rüzgârın tozu dumana kattığı,
Yağmurun insanın iliklerine kadar işlediği günlerde, kızgın kumlardan buz gibi olan denize girmeyi özlemek gibiydi seni özlemek.
Her zaman en beklemediğim anda gelirdi özlemin
Ama seni özlemeyi hiç düşünmedim.
Gözlerimin dolu olduğu anlarda geldi özlemin
Ama hiçbir zaman senin uğruna gözyaşı dökmedim.
Ölüm mü daha yakın yaşamak mı diye düşünürken geldi özlemin
Ama senin için canıma kıymayı hiç hayal etmedim.
Ve de artık
Zifiri karanlıkta
Bu nemli berbat odada
Pes etmesini bekliyorum bir şeylerin
Yaşanılanları zorunlu kılan her ne varsa;
Onun pes etmesini ve de her şeyin eskisi gibi olmasını bekliyorum.
Bütün bu yaşanılanlar bir karıncanın ölümünden ötürü mü oldu dersin?
Ya da vaktinden önce kuruyan bir nergisin mi kabahati bu olanlar?
Her neyse
Göremediğim her ne varsa kalsın.
Okuyamadığım her kitap yansın.
Tadına bakamadığım her meyve çürüsün.
Ölüm ile aynı yastıkta yatayım ama
Bırakın beni ona gideyim.
*


17 Eylül 2013 Salı

Şiir

Gitmeyecek gibi gelebilir,
Yalan söylerken gülebilir,
Okuduğun her şiirde onu görebilir,
Silinmeyen hatıralarda onu yaşayabilirsin.
Söz gelimi içilen bir bardak suda,
Nemli gözlerle izlenen bir filmde,
Yahut en karanlık rüyalarında,
Ve de elbette silinmeyen hatıralarda onu yaşayabilirsin.

12 Eylül 2013 Perşembe

Film


Smyrnart adı altındaki ilk kısa film denememiz,

Şimdiden iyi seyirler.

http://www.youtube.com/watch?v=9N38ni_VyKg


8 Eylül 2013 Pazar

Şiir

1

Üşüyorum ama öyle hafiften değil;
Kemiklerim sızlıyor ve her iki kolumda bir hissizlik,
Değil ayakta duracak,
Düştüğüm yerden doğrulacak takatım yok.
Hiç bir çaba ve direniş göstermeden,
Hayatın bana yaşattığı güzellikleri özlemeden,
Bir kelime isyan etmeden,
Ölüme koşuyorum düştüğüm yerde.
Koşuyorum ama öyle hafiften değil;
Kemiklerim sızlıyor ve iki kolumda bir hissizlik,
Kolsuz gibi, ölmeden daha ölü gibi,
Kana susamış canavar gibi,
Dizlerimde kanlar gözlerimde yaşlarla
Ölüme hasretle koşuyorum.

2

Darmadağın mı olsam bu Eylül rüzgarında?
Açık kahverengi yaprakların arasına karışarak.
Kaçmadan yağmurdan ıslansam iliklerime kadar.
Denesem zatürre olarak ölmeyi.
Bulsam üç beş kuruş,
Kendimden geçsem en ucuz şarap ile
Ne zatürreyi ne açık kahverengi yaprakları önemsemesem.
Bu rüzgar ile coşan denize girsem çıçıplak,
Ne bir balıkçı ağına ne sahil güvenliğe rastlamasam,
Titremeden ölsem kıyıya vurmadan.
Bir parçası olsam denizin.
Bedenimi paylaşsam onlarla.
Doyursalar karınlarını ve sevseler beni.
Biraz olsun huzur versem ve alsam,
Biraz olsun.

3

Öldüresiye sevme zamanı şimdi
Ne gurur ne de vicdan yapmadan
Canını koyarak sevme zamanı
Hasretlik çekmeden
Bir damla göz yaşı dökmeden
Bir tane gül almadan
Bir kez olsun kıskanmadan
Öldüresiye sevme zamanı şimdi
Oturtup karşına
Bakmalı gözlerine;
Ne yemeğe ne içmeye fırsat vermeden,
Uykusuzluktan kızaran gözlere aldırış etmeden
Bakmalı gözlerine öldüresiye kadar.

Şiir

1

Zehrin ne ki senin?
Beni sen mi öldüreceksin?
Onlarca yaptım ben ölümle savaş
Ve de hiçbirini kazanamadan yaşarım hala hür.
Bilemezsin ne sen ne o ne de arkandakiler.
Görmediniz benim gördüklerimin ne azını ne dengini,
Tatmadınız kanınızın o ağır tadını,
Göremeyeceksiniz de bu savaşın sonunu.

2

Bir kez daha yenildim.
Yenileceğimi bilerek girdiğim bu savaşta.
Belki bu sefer ... dediğim her seferinde,
Tarumar etti beni en güvendiğim kim varsa.
Uzandım şimdi sırtüstü boylu boyunca,
Gözlerim kapalı ama nemli de;
Bir aç kapaya boşalacak yaşlar.
Hissettiğim nedir;
Pişmanlık? Özlem? Öfke?
Daha ağırını da kaldırdı bu gönül bu karanlık nemli gözlerle,
Daha sert kurşunlar da yedi bu kalp kan revan içinde.
Ama pes edecek kadar korkmadı bu beden ne ölümden ne sevgiliden.
Şimdi en koyu gölgesinde bu çınar ağacının,
Uzun zaman sonra dayamışken sırtını güvenilecek bir dosta,
Ne ölüm ne sevgili umrumda.

3

Küfretse kuruyana kadar bu koyu kırmızı dudaklar
Titrese şekilsiz iri eller
Ve inse sıradan koyu kahverengi gözlere perde
Başı göğe erse bütün sevdiklerimin

Bir çınar ağacı dibinde solucanlarla yaşasam
Onlarla yiyip içip varsak birbirimizin tadına
Ama açık açık ama göz göze
Vurmadan birbirinizin sırtına gülmeden birbirimizin eksiğine.



22 Ağustos 2013 Perşembe

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Yazı

Daha fazla tebessüme ve de kalabalığa ihtiyaç var ama öyle şehrin işlek caddesindeki gibi değil buz gibi olan evde sobalı odada toplanan ev ahalisinin oluşturduğu gibi bir kalabalığa ihtiyaç var. Laflamanın, sarılmanın, göz göze bakışmanın kimi zamanda da sadece aynı odada oturmanın verdiği huzurdan bir yoksunluk var. Şatafatlı yemeklere değil ama büyük bir kaptan herkesle ortak yenen bir fasulye, pilava ihtiyaç var. Çoluklu çocuklu hoş bir lakırdıya özlem var. Bencilleşmekten, markalaşmaktan, modernleşmekten fazla insanlaşmaya ve vicdan sahibi olmaya ihtiyaç var. Haksız kazananlara, çocuk tecavüzcülerine, doğaya, hayvana saygısız davrananlara özgürlük olan bu dünyada bir de bunlar yetmezmiş gibi açlıktan ölen var. Kaderi değişmeyen, nesilden nesile acı çekenler var. Kendi kuyruğunu kurtarma peşinde olup umursamayan insanlar, ağaçlarla işi bitmeyenler, hayvanlara zulmedenler var. Ve utanma sırası hiç onlara gelmiyor. Bu düzen de hep böyle kalacak gibi gözüküyor!

Şiir

Şimdi aniden kar yağmaya başlasa; lapa lapa.
Bu sıcakta, bu yüzde bilmem kaç nemde.
Ansızın, en beklemediğimiz anda ama tebessümle karşılasak onu.
Elimizle yakalamaya çalışsak taneleri.
Göz göze gelsek bile bile.
Fırsat bilip utanmadan, korkmadan sarsak bedenlerimizi bedenlerimizle.
Ne çaya ne de sobaya gerek kalmadan ısınsak iki dudağın arasında.
Ve de yeniden erisek bulutlar arasından çıkan güneş ile.
Bir tane gibi ama gülerek ama severek erisek.
Karışsak nehrin en mutlu dalgasına.

Şiir

Sormadı kimse yolun sonunu.
Kimisi fesatlıkla kimisi de aşkla çıktı bu yola.
Bazı şaşkınlar da merakla.
Ama sormadı kimse yolun sonunu.

Sormadı kimse yolun sonunu
Kimisi güller, hediyeler, tatlı diller döktü sevdiğinin yoluna
Kimisi de bekledi sadece sevişeceği geceyi kurnazlıkla
Ama sormadı kimse yolun sonunu...

15 Ağustos 2013 Perşembe

Şiir

O elbet gidecek ve kaldığında yalnız,
Duracak rüzgar ve azalacak yağmur.
Sıyrılıp bulutlar arasından çıkan güneş ile 
Merhaba diyen yeni güne alarm sesi
Bir dost gibi sarıp sarmalayacak seni.

Kaynayan çay suyu seni mutfağa çağırmayacak.
Buharlaşıp, kaçıp gidecek başucu suyu.
Paketteki son sigara ile bitmeye yüz tutan çakmak
Kör olası yalnızlığa mahkum seni
Bir dost gibi sarıp sarmalayacak.





Yazı

Aklım orada. Vücudumun her hücresi orada. Senin bana dokunduğunda. Şimdi tebessüm ile çarpan yüreğim o zaman heyecan ile çarpmaktaydı. O andan bu yana değişmeyen dakikanın saniyesindeyim. Senin bana dokunan elinin parmak ucundaki derideyim. Bir başka tene dokunmaman ümidiyle orada özlenmeyi beklemekteyim. En taze sevgim ile en tatlı sözlerim ile seni seninle yad etmeyi bekliyorum. Seni ...

Film

Ace Ventura Pet Detective

1994

Jim Carrey
Courteney Cox, Sean Young

IMDB;

http://www.imdb.com/title/tt0109040/















Ve de film;

http://www.youtube.com/watch?v=blZ-fn1E9dc

İyi Seyirler

14 Ağustos 2013 Çarşamba

seyircikoltugu: En İyi Western Filmleri

seyircikoltugu: En İyi Western Filmleri: Bir dönemin en meşhur ve popüler yapımları western türündeydi.Hangi birimiz babasıyla birlikte pazar günü trt1 deki western filmlerini izle...

4 Ağustos 2013 Pazar

Müzik

Reggae;


Bob Marley






















Could you be loved

http://www.youtube.com/watch?v=_i-gcWdBUb8



*



UB40


















Red Red Wine

http://www.youtube.com/watch?v=zXt56MB-3vc

Şiir

Ahmet Erhan

Anne

Bırak kalsın masada ekmek
Testide su 
Ayna puslu, pencere camı kirli 
Bırak kalsın saçların dağınık, 
Gözlerin uykulu. 
Saksıdaki çiçek susuz, kedi 
Yalını bekler bir köşede 
Bırak kalsın meyve ağaçta, 
Kırlangıç havada 
Dama düşen ince yaz yağmuru... 
Yoruldun artık, bütün gün 
Didinip durdun 
Toprak bile, gök bile, deniz bile 
Bir yerde yorulur 
Bırak kalsın süpürge duvarda, 
Sabun kovada 
Anne, gel yanıma otur.



3 Ağustos 2013 Cumartesi

Şiir


1

Kokun, kokun kalmış burnumda.
Nefes almamışım 10 aydan bu yana.
Gözlerim kapalı, yavaş yavaş
Ve de derin derin soluyorum kokunu.

Elini öpüp, avuç içini kokluyorum,
Buram buram aşk kokuyor.
Bir tanrı eli öptüğüm, farkındayım.
Yanıyor dudaklarım, yanıyorum.






















2

Yepyeni bir yer bulalım ikimize.
Kaçıp, huzur bulabileceğimiz bir dağ.
Saatlerce tutabileyim ellerini, bakabileyim gözlerine.
Yorulunca gözlerim, uzanabileyim dizlerine.
Koparmaya kıyamadığım papatyalardan 
Bir taç yapayım sana.
Olur da bir akşam esintisi ile üşürsen
Gül yapraklarından bir ev yaparım sana.
Mis kokulu gül yaprakları sana,
Her zaman seviyor çıkan papatyalar sana,
En güzel ağaç gölgesi sana,
Güzel her ne varsa sana sevgili. 

Müzik

Dinlendiren, huzur veren şarkılar;



















Bülent Ortaçgil

Değirmenler


*






















Fikret Kızılok

Ben Gidersem

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Şiir

Ümit Yaşar Oğuzcan

Aşka Dair Nesirler

Solfej anahtarlarını kaldıralım
Do'ların mi'lerin önünden
Bırakalım bu dünya alabildiğine dönsün
Ölmekse daha kolay ne var
Yaşamaksa sensiz mümkün değil
İskender adam edemedi bu dünyayı
Biz mi edeceğiz
Eflatun çözemedi yaşamanın sırrını
Biz mi çözeceğiz
Bütün yataklar bir kişilik
Git diyorsun
Nereye gideyim
Birazdan gece olacak
Ağır kılıçlar parçalayacak yüreğimi
Pis bir koku gibi çökecek üstüme yalnızlığım
Seni düşüneceğim stepler ortasında yorgun, kimsesiz
Doludizgin atlılar geçmeyecek yüreğimden
Bir gözümde gümüş mahmuzların pırıltısı hazin
Bir gözümde bozulmuş nal izleri
Durup durup ağlayacağım

Sen bu ayrılıklar için mi yaratıldın böyle
Bu zehir zemberek kederler için mi
Bak bütün orkestralar sustu
Bütün ışıkları söndü dünyanın
Korkma
Geçmiş yılları yeniden yaşıyalım bir
Bak dinle
Bir seslenen var uzaklardan
Bak dinle
Kader kapıyı çalıyor
Gelme diyorsun
Gelme diyorsun
Bu gel demektir

30 Temmuz 2013 Salı

Film














Bu filmi izlemeyen kalmasın.

Sevmek Zamanı (1965)

Müşfik Kenter, Sema Özcan

Metin Erksan

Film;
http://www.youtube.com/watch?v=e0VUUy5U9S8

Yazı

"Daha fazla ağlayamazsın" dedi çayını yudumladıktan sonra. Bu bir teşvik miydi yoksa sadece bir durum tespiti miydi bilemedim. Birkaç iğne battı sol kaburgama, ardı sıra sızladı burun direğim; bir damla indi inecekti, saniye sürmedi süzüldü elmacık kemiğimden aşağı. "Pes! Canın kaç para senin?" diye sordu. Sustum eğik başımla. Ağladım ilk fırsatta. Utanmadan, çeke çeke burnumu, kavuşmuşcasına sızısına burun direğimin, özlercesine kokusunu saçının. Korkmadan ölmek istedim onunla. Nefsime hakim olmadan, onu öperek sıkmak istedim şakaklarımıza. Ne düne ne de geleceğe saniye vermeden, dudaklarında ömrümü harcamayı diledim heyecanla. Sevdim dedim besbelli; görmemiş gibi, cahil gibi, deli gibi, Mecnun gibi. Sevdim dedim besbelli.



28 Temmuz 2013 Pazar

Film


Groundhog Day(1993);

Mükemmel bir Bill Murray filmi,

Andie MacDowell da var.




Ve de film;

http://www.youtube.com/watch?v=DyAoFBQQu3M&feature=youtu.be







Müzik

Yabancı;

Hindi Zahra,














*


Israel Kamakawiwo'ole,

























Yazı

Okunmalı,

Documentarist sitesini bir ziyaret etmeli..

Yılmaz Güney,

http://blog.documentarist.org/?p=895#comment-68




Şiir

Nazım'dan bir şiir;
















Film

Mükemmel bir film daha

Happythankyoumoreplease

IMDB;
http://www.imdb.com/title/tt1481572/













Film Hafızası sitesinin bu güzel filme ayırdığı sayfa.

Ve de filmi izleyebileceğimiz bir site;
http://www.hdfilmsitesi.com/mutluyum-devam-et-filmi-izle-tr-altyazili.html

İlk

İlk Film

Kategorisiz.

İm Juli

IMDB sayfası;















Filmi izleyebileceğiniz bir de site;